Serseri, hokkabaz ya da hayalperest, alaylık küçük ve önemsiz işler yaparak hayatını kazanan, şehirden şehre dolaşıp hayale düşkün olmakla suçlanan ve böylelikle iskambil kağıtları gibi devrilen insanlardandım. Fiskos giden ilişkilerle, fesat kumkumaları, hazırlopçular, şakşakçılar ya da hacıyatmazlarla uzaktan yakından ilgisizdim. Zamanımızın harikalarına uymuyordum. Gücenik, içi dar, iki şehirden avare yaşıyordum. Şehir, havasızlığı ve darlığıyla ben ve benzerlerimi kuşatmıştı: Istampacı...
Hayat
Hikayenin geçtiği ev, hafakanların bastığı mekandı. Mart soğunu yaşarken evin bahçesine kırnavlar yerleşmişti. Tutkuların da, ateşli aşkların da tarihe karıştığı bu evin dışında kedilerin seviştiği bir dönemin içindeyim. Fütursuz hayatlarına özeniyor, panjurları yarı kaldırılmış penceremden uzanıp üşüyerek, siyah korku kedilerini, beyaz ev miyavlarını ve sarmanları seyredip kendimi unutuyorum. En çok iki katlı müstakil evlerin, villaların oluşturduğu kentten uzak sakin bir semtti burası...
Sevgili Ben
Sevgili Canım, senin için endişeleniyorum. Bugün seni aradığımda sesin solgun, tesellisiz geliyordu. Sorular sorup canını daha da sıkmak istemedim. Hayatta her zaman güzel kalpli kimseler yok, bunu kabul etmeli hayat saatlerini ona göre ayarlamalısın. Çevrendeki insanlar her zaman sandığın gibi insanlar olmayabilir, sen de mükemmel değilsin. Hatta açık ifade etmeyi severim bilirsin, hatalısın. İyi ve beğendiğin taraflarını sevdiğin gibi, diğer insanlarda da hoşgörülü olup güzel hallerini aklına...
Aşkı Unutma Sanatı
Hayatlarım, gecelerim, aşık olmaktan kaçan trabzan atlayışlarım, bu niyetle her şeyi yavaşa alma hallerim, sonra çoğu başka hayatlar, ve daha sonraları… Böylece aşık olmaktan kaçarsın. Siyasal bilgiler düşünebilirsin, ekonominin gidişatına takılabilirsin, hadi hayat tepe taklak der amuda kalkıp “düş benden düş” diye çığlıklar atarak yelkenleri indirebilirsin. Aşktan kaçan halin her ihtimali bir eğlenceli oyuna getirebilir. Genlerinde iyiden iyiye gitme hali var. O günlerde, bu...
Aşk Kasabası
Konuşuyorum. Konuşuyorsun. Çok iyi bilmediğim şeyleri, çok iyi bilmediğin şeyleri anlatıyorsun. Olağanüstü cümleler kurmuyorsun, olağanüstü cümleler kurmuyorum. Ne eskileri, ne geleceği konuşuyoruz. Kesinlikle blues dinliyoruz. Aynı şarkıda konuşan iki tanıdık olmayı seviyoruz. Apaçık söylemeden yarım cümleleri tamamlayabilen bir eskimişliğimiz var. Uzun yıllar blues dinleyebilecek vaktimiz varmış gibi tasasız ritim tutuyoruz. Hiçbir kasabaya yürüyerek gitmemiştim hayatımda. İçimde uçsuz...
Siesta
Ne söyleyeyim? Nerdeyse hiç kimsenin öğle uykulu hayatının kalmadığını mı? Parçalı bulutlu adamlar, yedi fil hikayesi, evinde uyuyamayan hayatlar, hoşgörüsüz sokaklar, biri diğerini itiyor, öne adımlayıp daha hızlı yaşamak için dirsek atıyor, komik çabalar, anlamsız telaşlar. Sabahları işe giderken, akşamları da eve dönerken daha çok korna çal, öndeki arabayı sıkıştır ki, daha hızlı sürsün, acele hayatçılar, bir patırtılı, bir gürültülü hayat… Nereye? Ben bir şeyleri eksik biliyor...
Mekanik Hayat
Seri Numaram XZQT- 796017. Adıma kayıtlı dosya yok. İsmim yok. Şehir falan da yok. Hepimiz sıra halinde yürüyoruz. Kayda değer bir şey yok. Hayat belirtisi de yok. Küçük kutulara yerleşiyoruz. Çalışma hayatımız başladı. Gezegende boş gezenin boş kalfası yok. Kaybedenler imha edildi. Para, makineler ve sürat. Hızlı yürüyenler sağ bırakılır. Yavaş yürüyen yumuşak kalpli zayıf insan yok. İşlem tamamlandı. Yuvarlak Amerikan köfteleri yeme saatimiz geldi. Kutulardan çıkarıldık. Dalgalanmalar...
Peruka
Ne seni, ne geceyi… Hayalet bağlamış hanlar, tuhaf hikayeli şehirler, mektuplu dar sokaklar, kancalı tokalar, firketeli uzun saçlar, topuzlar, hayat ve saçlar… Saçlarım yok. Kaşlarım yok. Yanı başımda hikayeler anlatan da yok. Herkes bir gün mutlu olur mu? Hani masallardaki sonlar gibi… Perili evler var mı? Peki ya herkesin hayali var mı? Kaleydoskopları ışığa tutup bakmak gibi? Üzerine ışıltılı bir yağmur yağarken ayakların bir yerde bir havada uçuşarak dans ettiğini bir rüyada görmek gibi...
Sence Umurumda mı ?
Sonu hakikatle nihayetlenmeyen uzun yol rüyalarının asılsız olması, daha da tuhafı hayali yolların hayali olması sence umurumda mı? Yolda yolcu olmam için havada ilk leyleği gördüğüm bir zamanlama olmalı mı? Doğru yerde, doğru zamanda değilim, inandığım için yolcuyum ; olmayan şeylere, mesela boşluğa inanıyorum, mesela beş yapraklı yoncaya, mesela abajur ışığında görülen rüyanın kısa sürede gerçekleşeceğine, sökülmüş yünlerden yedi kapıya dağıtıp dileklerin gerçekleşeceğine, mesela sana...
Nano Bir Terk
Akıntıya karşı koyamayacağımı biliyorum. Aynı kaldırımı arşınlayan rutin bir yaya gibiyim. I’m coming home. Yürüyecek başka yol kalmadı. Eskisi kadar hızlı yükselmiyorum. Dinginim. Birdenbire kendime gelmedim elbette. Uzun zaman düşündüm. Akşamlar nasıl geçti çok iyi bilmiyorum. Son kuşlar gitti, bazı kuşlar öldü, eve dönüyorum. Kimsenin gidişinden mesul değilim. Uğursuzluklardan da. Herkesin yeni bir hayata başlama hakkı olmalı. I’m coming home. Gece oldu sözünü tutmadın, diğer gece oldu...