Bir Başka Cinayet Hikayesi

B

Bilinmeyenlerle hayat şüpheli devam ediyordu. Şüphe dışında hiçbir kelime bu gerçek ve derin duyguyu asla anlatamaz. Aynı hikayeyi benim dışımda anlatan bir başka kişi olduğunda katil kim sonucu da değiştiriyordu. Açık, kesin ve bilinen bir gerçek vardı ki maktul değişmezdi. Anlattığım hikaye tam anlamıyla yalan olsa bile, bu asıl olayın değişmeyeceğini çok iyi  bilerek şüphenin de makul olduğunu kabul ediyorum.

Kendimi suçlamalı mıyım? Her cevap gibi hem evet hem hayır.  Soruların daima en az iki cevabının oluşu beni rahatlatır. En soğuk ve en sisli olaylar bile üstünden uzun yıllar geçince ılık bir ilkbahar gecesiydi yalanına dönüşebilir. Hatıralar hafızanın da sıkı oyunlarıyla yanıltıcı olabilirler. Geriye dönersek, cinayetin işlenişinde çok ciddi boşluklar var. Katil arabayı kullanan kişi de olabilir, yan koltukta oturan kişi de. Sürücünün yanındaki kişinin katil olma olasılığı gerçekten var mı? Her şey çok daha gizli kalabilirdi. Plansızlık bazı kanıtları gün gibi ortaya çıkarıyordu. İnkar etmek aptallık olurdu. Gerçekler ciddi acıtıyor. Bundan kaçmak hiç kolay değil. Kalbimdeki bütün zayıflıklara rağmen arabayı sürmesi gereken kişi yola devam etmeliydi.

Siyah deri eldivenleri torpido gözüne yerleştirdiğimde bir cinayet kafamdan geçiyor muydu? Yoksa onlar soğuk bir kış gecesinde unutulmuş masum eldivenler miydi sadece? Olması gerekenden ne önce ne de sonra gerçekleşen iki farklı şehir sınırı arasında devam eden yolculuktu. Aslında her şey çok basitti. Süregiden  herhangi bir hayat anıydı tümüyle. Hayatımın ve başkalarının hayatlarının değişmesi için ciddi bir şeyler yapmış değildim. Tek şey görünmez bir katil olmak için arabayı son hızda sürdüğüm. Daha fazla ne isteyebilir, ne düşünebilirdim ki. Gizli ve sessiz bir cinayetin işlenişine daha fazla kahve içerek, 24 saat açık yol lokantalarına uğrayarak ya da sessiz bir katil olmaktan kaçarak bir otobüs molasında sigara içen yolcu olabilir miydim?

Cevaplanması gereken tek şey, gerçek ve kaçınılmaz olana gitmiş miydim yoksa yakalanmış mıydım? Asıl şey, içimdeki sırrın açıklıkla ne olduğunun bulunması gerektiğiydi.  Az ve sıkça sorulması muhtemel sorular olasılığını düşünerek cinayetin çok iyi planlanmış olması gerekirdi. Değiştirme şansımın olmadığı bu olaylar ve düşünceler zincirinde takılı kalmak , pişmanlık hissettiren hataların herhangi yeni bir hareketle değişmesinin imkanlı olmaması içimi fena halde acıtıyor. Hiç değilse bir tane kesin cevabım olsaydı. Nihayet soruyorum , niye öldün kazada? Şu anda başka hiç kimse içimi bu denli acıtamaz. Zaman asla aynı zaman olamaz. Geceydi, kırgındım, belki öfkeli, arabayı çok hızlı ama çok hızlı sürüyordum. Ben mi seni öldürdüm yoksa sen mi öldün? Asla kesin olmayacak olan bir cevabın içinde hayatımın sonuna kadar karanlık ve sisli gecede iki yolcu olacağız.

Bu gece çok ama çok uzun süren şüphelerim var.