Tam kalbimde yaşadığım yerden çok uzaklarda olmanın verdiği hakiki bir değişim vardı. Olağanüstü sakin bir gece yarısı yürüyüşü gibi gerçeği hiç dikkate almayan bir rüyanın içindeyim. İşin aslı şu ki; her şeyi kendime saklamaya kesin kararlıyım. Düşüncelerimi davranışlarımla ifade etmeyi istemiyorum. Gelişigüzel bir hafızanın yapacağı şeyi takip ediyorum, örtbas ediyorum, ayaklarımın altında gidebileceğim yeni bir yol daima olmalı. Bir gün başka bir kapıdan girip başka bir dünyada yaşayıp deniz gibi düşünebilirim, başka türlü konuşabilirim ve gerçeklik duygumun yerini ışıltılı bir hayalet alabilir. Uzun yıllardır tanıyıp geçtiğimiz insanlarla artık aynı dünyada değiliz, bittiği gerçeği beni diğerlerine, diğerlerini bana eski bir tanıdık yapar, tedbirin yeri kalmamıştır, yüzlerce yıldız gibi uzaktan fark edilen bir ışıkla ıslık çalarak ellerim cebimde tasasız yürüyorum. Aklıma sadece bir posta pulu geliyor: Üstünde sıradan gri bir taş resmi. Eğilip bir taş alıyorum yerden. Cebime atıp yürümeye devam ediyorum. Hiç kimse bilmiyorsa o bana ait bir rüyadır.
Posta Pulu
P