Yine gidiyorum. Güçlü olmak için yola çıkmıyorum, kaybetmemek için mil sürüyorum. Gidiyorum. Tedavülden kalkmış koleksiyon paraları cebimde, Hong Kong’a, Paris’e, Alaska’ya gidiyorum. On yedi ülkeye ait harita bavulumda. Bavulum küçük. Hayatım gibi. Bir kot, bir gömlek, on yedi harita, işe yaramaz eski paralar ve hayallerle dolu elli kısa çöp hikaye. Gidiyorum. Hakkımda hiçbir şey bilemedim, bilmiyorum. Ha, bilmek de istemiyorum. Ne ilk çağlardan gelişim, ne de son çağlarda gidişim…Milyon yüz yıl hayatta olsam bana ait her şey pamuk ipliği bağlar olacak, vagonda denize açılan saçma hayalli istasyon yolcusu…Ne giden, ne varan…Güvertelerde saçlarım savrulmasın diye kısacık kestirdim, hayaller uzun olmasın diye hikayeleri kısa kestim, kimse yok, yağmur yağıyor…Bütün gece hiç endişelenmedim. Senin için, hayat için, hayallerin için…Devamı gelecek sayıda okunabilecek bir hikaye gibi geceyi uzun seyrettim. Şehirden ayrılmadan önceki son gecem…Dar sokaklar, kapı kolları, posta kutuları…Tek tek yürüdüm… Hepimiz hayattaydık. Karaya oturan kaptanlığım umurumda değil… Eski günlerdeki gibi telaşsız yayayım bu gece. Nerede olmadığımı biliyorum. Kumsal yok. Hayatı kolaylaştırayım diye yanıma Bukowski aldım, bavulumda Tony Joe White var, Tom Waits’in yanında… Bütün bavulum bu, Camus cebimde, yeni hayatımda hiçbir paragrafı iki kere okumayacağım için onu ilk yol lokantasında bir masada terk edeceğim, her şey küçük olacak, ava mı gidiyorum, avlanmaya mı, hurda satılan kitaplar, plaklar, belgeler gibi eski mi eski bir gönülle uzun mil yola çıkan bir yolcuyum. Gidiyorum. Kabilenin en yaşlı üyesine ait ruhla soğuk denizlere açılıyorum. Beni hiçbir şey öldüremez bu gece. Kayıp aranıyor ilanlarını yarın sabah okumayacağım, bu hafta doğanlar köşesini de, seni hiç ama hiç düşünmeyeceğim, ben bir yolcuyum, gidiyorum… Ne bir klasik filmin başrolünü oynama hayalim, ne Casablanca düşlerim, ne de uzun bir romanın sevilen karakteri olma hayalim…Yolcuyum…Hayat çok yönlü, nehirlere, kasabalara, hayaletlere, her yere yakın bir gece yolcusuyum. Ne kadar mutluyum bu gece, gitmek ve gitmek…Söyleyeceklerim, söylediklerim hoşuna gitmeyecek ama bütün hayat bu işte…Gidiyorum. Saçlarım çok kızıl bu gece. Koleksiyonlarım eski hayatlar oldu artık…Yeni aile ansiklopedisi cilt kapağını sana bırakıyorum. Bütün saçmalıklarımı bavula koydum, hafif hayatlarım, ne İtalyanca, ne Fransızca sözlük aldım yanıma, artık hiç hikaye anlatmayacağım, hiç konuşmayacağım, değişen şehirleri, değişen insanları, değişen halleri umursamıyorum bu gece, ben gidiyorum… Rüya tabirleri, hayal mektuplarım, ölümsüz kırılmaz hallerim, kırk yıl öncesi hayatım, eski alışkanlıklarım…Yıldız falı, bulmacalarım, kayan yıldızlarım, kapı kapı dilek zincirlerim….Gidiyorum. Dünyanın dört bir yanına gidiyorum bu gece… Ne han kaldı, ne de hancı… Ben bu gece uzun mil yolcusuyum…