Ç.G.H: Çok Gizli Hayat

Ç

Yola çıkarken yalnız olduğumu sanıyordum. Sarı yağmurluğumu dikkatlice ilikleyip, sarı yağmur botlarımı giymiştim. Çıkmadan cebimdeki konyaktan uzun bir yudum aldım. Çikolatalı puromu kapıyı kapattıktan sonra ıslak çime atıp sağ ayağımla ezdim. Saat on biri geçiyordu. Nedenini söylemek zor, içimde birkaç istekle yürüyemeye başladım. Bir tanesi evde şöminenin başında konyağını yudumlamak istiyordu caz dinleyerek, öteki evi bırakmak…. Bu çok yağmurlu gecede üşümeye ayarlamıştım kendimi. Sonunda birkaç saatliğine yürüyecektim. Kararsızlık da var işin içinde. Nereye? Bu bilinmezlik, bu iyi adam olmama halleri. Sağa bak tehlikeli, sola kafanı çevir acil durum, tekrar sağa bak kırmızı alarm… Hiç kıpırdama, öyle kal. Ne caddeden caddeye geç, ne yol al. İyisi mi sen eve geri dön. Sarı botların dış kapının eve bakan kısmında hayal meyal yürüsünler. Hikayeye ekle şunun gibi şeyleri; “Sonra büyük ağaçları geçecektim, büyük gece hayallerini, olmaz renkleri, sakıncaları, tehditleri ve içimdeki ışıkları dikkate alacaktım.” Evde otursaydım bu gece, yaşayacağım geceyi bilebilirdim; sakin, olağan, huzurlu. Ülkemi, şehrimi, sınırları terk etmek istemezken, evden çıkmam bana küçük bir soluktu. Bir zamanlar başka hayallerim vardı, bir zamanlar başka bir sarı yağmurluğum, başka bir hayatım…Reddedebilir miyim? Birçok hayat mümkünken lanetli olan benimdi. Şimdi içimde laneti ele geçirmiş, başıma gelenler ve gelecekler sığınağında çok özel gizlilik içindeyim. Şimdi lanetlerin yanındayım. Asla sevmiyor değilim, tutkum haline gelen bu özel halle baş etmiyor, onu kendime bizzat çağırıyorum. Her gece aynı yere gidip, uçurumdan boş şişeleri, eski elbiseleri, poz verilmiş albümleri taşa bağlayıp atıyorum. Kesin uçurumda kalsınlar, ne rüzgar, ne fırtına, ne hortum geri getirsin. Lanete ters düşen her şey bitmiş olmalı. Hava yağmurlu, bunu da halime uygun buluyorum. Bazen neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum, bazen de bütün otomobil plakalarını tek tek sayıyorum, altı haneli eski arkadaş listesi telefon numaralarını, geçilmiş sokaklardaki apartman adlarını…Geveleyip duruyorum yatakta, bir sağa bir sola bir milyona sayarken bütün hafızamı silmeye çalışıyorum. Oysa tek bir şey. Tek bir şey bekliyordum. Hayatım, hayatımın önünden geçip laneti sollayacaktı. Kanıyor muyum bu zırvalıklara? Gönülden evet. Bu yüzden de aklıma şu gelmek istemiyor. “Sen pis bir yalancısın, bu lanete tutkunsun!” Neredeyse berbat olan her şeyi sonsuz büyüleyici buluyorum. Sonsuz büyüleyici. Bazıları bunları son derece aptalca bulur. Her türlü öğütten nefret edip son hızla geceye yürürken, unutulmuş bütün ikiyüzlülüklerle, lanetin içine bütün hayatımla yürüyorum. Sessizce benimle gelirken onu benden başka gören hiç kimse yok.