Her şeyi gerçek sayıyorum. Yüz, yüz ve bir, yüz iki, yüz üç… Uçan bir kelebek, ölen dört Japon balığı, yaralı iki kişi, giden tek yolcu… Sayıyorum, sayıyorum matematiğim bitmiyor. Birkaç kez, yalnız, başkalarıyla… Geceleri yıldızları, hataları, sandalyeleri hep saymayı denedik. Her birimiz farklı sonuçlar çıkarttık. Her mutsuzluğu da kendime ait sanıyorum. Sokakta giden adamlara, mutsuz kadınlara, tekleyen arabalara, egzoz sesine, patırtıya, kuruntuya, her şeye üzülüyorum. Didiklemek istemiyorum, didiklemeden de duramıyorum. Halbuki herkes tek başına ölüyor. Kendimi seyrediyorum. Şehirleri seyrediyorum. İnan bana, hiçbir şey değişmiyor. Türk sineması, İtalyan sineması ya da Amerikan sineması…. Filmler hep son buluyor…Herkes yalnız hikayesiyle eve yalnız dönüyor. Büyük şehirlerin büyük yalnızları… Yaşayıp giderken kaç hayat seyrettiğimizi kesin rakamlarla sayamayacağız, kaç gece uyuyamadan kaça kadar saydığımızı da. Eşitsizlik sayılır bir rakam mı? Saydım mı işsiz üniversite mezunlarını? Saydım mı yoksul emek işçilerini? Saydım mı mutsuzları? Saydım mı hak yiyip beş yiyenleri? Sayamadım, sayamıyorum işte… Kaç taneyiz biz? Kaç kişi gündelik hayatı kolumuzun altına sıkıştırıp eve dönebiliyor? Kaç kişi hayal kurabiliyoruz hala? Her çeşit hayatta sinmişiz. Mecburiyetlere hayat tutturuyoruz.
Biliyorum, bir yerlerde bir şeylerin doğru olmadığını söylediğim hiç kimse beni sevmiyor; Koluma çarpıp giden insana affedersiniz demeliyim ki, bir de küfür etmesin, kaba ve üslupsuz bir insana çok naziksiniz demeliyim benimle uğraşmasın. Trafikte hiç kimseyi uyarmamalıyım ki beni arabadan inip dövmekle tehdit etmesinler. Çekirdekleri yiyerek sokağa atan hanımları uyarmamalıyım ki bana sonu gelmeyen kötü şeyler söylemesinler. Etrafımdaki insanlara yanlış yaptıklarında söylememeli hatta haklı olduklarını söylemeliyim ki beni sevsinler. Gürültü yapan kişilere gürültü yaptıklarını söylememeliyim ki daha çok gürültüye maruz kalmayayım. Sessiz kalmalıyım. Sessizce yaşamalıyım. Ben şimdi kime göre kötüyüm?
Dipnot: Kötülük için kötü olma durumu yazıyor, öyleyse kötü nedir ona bir göz atalım; tehlikeli, zararlı, güzel olmayan. Felsefede kötülük, doğadan gelen ya da bilinçli insan eyleminin sonucu olan ve insan varlığına bu dünyadaki yaşamına zarar veren şey, oluşum. Günlük hayatta istemediğimiz şeyleri, iyinin karşıtı olarak kötü diye düşünebiliyoruz.